30 Mart 2015 Pazartesi

Duygular ve Düşünceler...Hayatımıza yön veren ancak bazı zamanlarda yönümüzü kaybedip bulmamız için bize bazı işaretler gönderen iki önemli etken.Bazı zamanlarda ikisi arasında dengeyi bulmakta zorlanabiliriz ve günlük hayatımızı etkilemeye başlar. Öncelikle neler yaşadığımızı tanımlayabilmek, duygu ve düşüncelerimize neden olan geçmiş yaşantılarımızı, bilinçaltı kayıtlarımızı ögrenebilmek ve en önemlisi kontrol edebilmek adına hayatımızda olumlu- olumsuz işaretleri anlamaya çalışmalıyız...

23 Şubat 2015 Pazartesi

YIKICI DUYGUDURUMU DÜZENLEYEMEME BOZUKLUĞU
-Sözel (örn.öfkeden kudurma) ya da davranışsal(örn.insanlara ya da eşyalara karşı saldırgan bir tutum gösterme)olarak kendini gösteren, içinde bulunulan ya da kışkırtan duruma göre yoğunluk ya da süre açısından büyük ölçüde orantısız olan,yineleyici,ağır öfke patlamaları
- Öfke patlamaları gelişim düzeyiyle tutarsızdır.
- Öfke patlamaları, ortalama olarak haftada üç ya da daha çok kez ortaya çıkar.
- Öfke patlamaları aralarındaki duygudurum, neredeyse her gün, sürekli olarak çabuk kızma ya da kızgınlık gösterme ile belirlidir ve bu durum başkalarınca (örn.anne babaları, öğretmenleri,yaşıtları) gözlenebilir.
- 12 ay ya da daha uzun süredir vardır.
- Üç ortamdan(evde,okulda,yaşıtlarıyla birlikteyken) en az ikisinde vardır ve bunlardan en az birinde, ağır bir biçimde kendini gösterir.
- Bu tanı, ilk kez, 6 yaşından önce ya da 18 yaşından sonra konmamalıdır.
- Öyküden elde edilen bilgilere ya da yapılan gözlemlere göre, başlangıç yaşı 10 yaşından öncedir.
- Mani ya da hipomani döneminin, süre dışında, belirti tanı ölçütlerinin tam karşılandığı, bir günden daha uzun süren ayrı bir dönem hiç olmamıştır.
- Bu belirtiler, bir maddenin, başka bir sağlık durumunun ya da nörolojiyle ilgili bir durumun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.

30 Ocak 2015 Cuma

                                          VAR OLMA YOLUNDA HİÇLİK!



Ölüm korkusu, yokluk, yok olma...
Tehlikeye karşı tehdit- buradan çıkan takıntı, kaygı, obsesyonlar, panik atak, fobiler.
Tehlikeye karşı korunma içgüdüsü zihnin çocuksu kayıtlarını yanlış yönlendirir.
10' dan 0' a doğru arınma oluşur.'0' hiçliktir= ölüm=yok olma
Arınmış duygular tehlikeyi fark eder.
Hayatı tehdit olarak görmez ve çocuksu üretimlerden, duygu ve düşüncelerden kurtulur.Tehlike yoktur-hiçtir-sıfırdır.
Var olan, var olmak ve var olmamaktır.
Var olmadığını bilemediğinden doğumun gibi doğal olan süreci ölümünde de çok doğal yaşarsın.
Acıyı veren farkındalık adı altında savunduğumuz düşüncelerdir.
Fikirler dünyasından özgürleşmeli, isimler koymaktan vazgeçmeliyiz.
Anlamlandırmadan anlam aramak; Aslında hayatın kilit noktası bu cümlede gizlidir. Hayatın doğal sürecini anlamlandırmaktır.
Çaresiz kaldığını düşün; Gece ve gündüzü, her şeyin zıttı olduğunu , iyi ve kötüyü...Bunlar var iken kendi doğanı anlamlandırmaya, kavramlar yüklemeye çalışmak yanıltır.
Gece-gündüz, iyi-kötü var iken kendinde hep doğruyu, hep iyiyi, hep gündüzü yaşamak telaşın seni anlamlı, yararlı ya da ne olmak istiyorsan olmak istediğin kişi yapmaz.
Olmak istemediğin tarafını keşfet ve aslında sana zarar vermediğini, dengeyi kurarsan yararı olacağını anlamlandırmaya ve fark etmeye çalış.
Sen bu doğanın parçasısın. Sen izin verirsen var olma yolunda hiçliğe ulaşabilirsin!!!
Hiçlik nedir? Her şeyin dengede olduğu sıfır noktasıdır. Sıfır sağ tarafa gidildikçe değerli olur, sola doğru gidildikçe değeri azalır. Tam dengede kalmak dileklerimle...



                                                                                                  PSİKOLOG DAMLA ALKOÇ


                                                                                                     30.10.2014

7 Ocak 2015 Çarşamba

ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU DSM-5 TANI KRİTERLERİ

Gerekli girişimlerde bulunulmus olmasına karsın en az altı aydır süren, aşagıdaki belirtilerden en az birinin varlığı ile belirli, öğrenme ve okul becerilerini kullanma güçlükleri:

1-Sözcük okumanın yanlış ya da yavaş ve çok çaba gerektiriyor olması(örn.tek tek sözcükleri yüksek sesle okurken, yanlış ya da yavaş ve duraksayarak okur,sıklıkla sözcükleri kestirir,sözcükleri seslendirmede güçlükler yaşar).
2-Okunanın anlamını anlama güçlüğü(örn.düzyazıyı düzgün okuyabilir ancak sırayı,ilişkileri,çıkarımları ya da derin anlamları anlamaz).
3-Harf harf söyleme/yazma güçlükleri( ünlü ya da ünsüz harfleri ekleyebilir, çıkarabilir, ya da bunların yerini değiştirebilir).
4-Yazılı anlatım güçlükleri(örn.cümleler içinde birden çok dilbilgisi ya da noktalama yanlışı yapar;paragraf düzenlemesi kötüdür;görüşlerinin yazılı anlatımı açık değildir).
5-Sayı algısı,sayı gerçekleri ya da hesaplama güçlükleri(örn.sayıları,bunların büyüklüğünü ve ilişkilerini anlaması kötüdür;yaşıtlarının matematik dersinden öğrendiklerinden değişik olarak,tek rakamlı sayıları eklerken parmak hesabi yapar;sayısal hesaplamaların ortasında kaybolur ve işlemleri değiştirebilir).
6-Sayısal akıl yürütme güçlükleri(örn.nicel sorunları çözmek için matematikle ilgili kavramları,gerçekleri ya da işlemleri uygulamakta çok güçlük çeker).

Etkilenen okul becerileri, kişisel olarak uygulanan geçerli başarı ölçümleri ve kapsamlı klinik değerlendirme ile doğrulandığı üzere, kişinin kronolojik yaşına göre beklenenden önemli ölçüde ve ölçülebilir derecede altındadır ve okul ya da işle ilgili başarıyı ya da günlük yaşam etkinliklerini ileri derecede bozar. On yedi yaşında ve üzerinde olan kişilerde, geçerli değerlendirmelerin yerine,işlevselliği bozan,belgeli öğrenme güçlükleri öyküsü kullanılabilir.

6 Ocak 2015 Salı

TOPLUMSAL İLETİŞİM BOZUKLUĞU-DSM-5 TANI KRİTERLERİ-

Sözel ve sözel olmayan iletişimin toplumsal kullanımında süregiden güçlükler:
1- Toplumsal bağlamla uyumsuz olacak biçimde, selamlama ve bilgi paylaşımı gibi toplumsal amaçlı iletişimde eksiklikler.
2-Sınıfta, sokakta(oyun alanında) olduğundan daha değişik konuşma, çocuğa karşı, bir büyüğe karşı olduğundan daha değişik konuşma ve biçimsel dil kullanmaktan kaçınma gibi, içinde bulunulan durumla ya da dinleyen kişinin gereksinmeleriyle eşleşecek biçimde iletişim biçimini değiştirme yeterliğinde bozukluk.
3- Sırayla konuşma, yanlış anlaşıldığında yeniden söyleme ve etkileşim düzenlemek için sözel ve sözel olmayan simgeleri nasıl kullanacağını bilme gibi konuşmanın ve anlatmanın kurallarına uymakta güçlükler.
4-Açıkça söylenmeyeni(örn.çıkarımda bulunma) ve dilin dolaylı ya da mecazi anlatımlarını(örn.deyimler,gülmece,eğretileme, değişik anlama gelme) anlamakta güçlükler.

Bu eksiklikler, etkin iletişimde, toplumsal katılımda, toplumsal ilişkilerde, okul ya da iş başarısında, tek tek ya da bir arada, işlevsel kısıtlılığa neden olur.

Belirtiler erken gelişim evresinde başlamıştır (ancak toplumsal iletişim gereği sınırlı yeterliğin üzerine çıkana dek bu eksiklikler kendini tam göstermeyebilir).

Bu belirtiler, başka bir sağlık durumuna ya da nörolojiyi ilgilendiren bir duruma ya da sözcük yapısı ve dilbilgisi alanlarında gösterilen düşük becerilere bağlanamaz ve otizm açılımı kapsamında bozukluk, anlıksal yetiyitimi, genel gelişimsel gecikme ya da başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.

ÇOCUKLUKTA BAŞLAYAN AKICILIK BOZUKLUĞU(KEKELEME) DSM-5 TANI KRİTERLERİ

Kişinin yaşı ve dil becerileri açısından uygun olmayan, zamanla geçmeyen ve konuşmanın sık sık ve belirgin bir biçimde ortaya çıkması ile belirli, konuşmanın olağan akıcılığında ve zamanlama örüntüsünde bozukluklar:
1- Ses ya da hece yinemeleri
2- Ünsüz ve ünlü ses uzatmaları
3-Kırık sözcükler (örn.sözcüğün içinde ara vermesi)
4- Sesli ya da sessiz duraklama( konusma sırasında doldurulan ya da doldurulmayan ara vermeleri)
5-Dolambaçlı konuşma( sorunlu sözcükleri kullanmamak için yerine başka sözcükleri kullanma)
6- Sözcükler büyük bir gerginlikle çıkartılır.
7-Tek heceli tam sözcük yinelemeleri(örn. 'Ben-ben-ben-ben onu görüyorm').
Bu bozukluk, konuşmayla ilgili kaygıya neden olur ya da etkin iletişimde, toplumsal katılımda, okul ya da iş başarısında, tek tek ya da bir arada, kısıtlılıklara neden olur.

Belirtiler erken gelişim evresinde başlamıştır. Not: Daha sonra başlayan olgulara erişkinlikte başlayan akıcılık bozukluğu tanısı konur.

Bu bozukluk, konuşmayla ilgili devinsel ya da duyusal eksikliğe, nörolojiyle ilgili bir duruma(örn. inme,tümör,yaralanma) eşlik eden akıcılıkta bozulmaya ya da başka bir sağlık durumuna bağlanamaz ve başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.

KONUŞMA SESİ BOZUKLUĞU- DSM-5 TANI KRİTERLERİ-

1-Konuşmanın anlaşılabilirliğini bozan ya da iletilerin sözel olarak aktarılmasın engelleyen, konuşma sesi çıkarmada süregiden bir güçlük.
2-Bu bozukluk, etkin iletişimde kısıtlılıklara neden olarak toplumsal katılımı, okul ya da iş başarısını, tek tek ya da bir arada, engeller.
3- Belirtiler erken gelişim evresinde başlamıştır.
4-Bu güçlükler, serebral palsi, yarık damak, sağırlık ya da duyma yitimi gibi doğuştan gelen ya da edinsel durumlara, çarpmayla beyin yaralanmasına ya da başka genel bir sağlık durumuna ya da nörolojiyi ilgilendiren bir duruma bağlanamaz.